Kuşadası Limanı’na yanaşan devasa kruvaziyer, akşam saatlerinde tüm yolcularını kıyıya indirdiğinde, kalabalığın arasında yalnız yürüyen bir kadın dikkat çekiyordu. Gözünde koyu renkli bir gözlük, ince bir el çantası ve omzundan kaymış gri şalıyla fark ediliyordu. Gemiyle gelmişti ama diğer yolcularla bir ilgisi yoktu. Onun gelişi bir davet değil, bir kurgu gibiydi. Adı Aigerim’di. Kendini tanıttığında kelimeleri net ve açık seçikti: “Ben Kuşadası Kırgız Escort olarak çalışıyorum. Bugün sadece tek bir hikâyeye zaman ayırdım.”
Merak eden genç adam, başlangıçta onunla sadece bir kahve içmek istemişti. Ancak Aigerim’in yanında zaman farklı akıyordu. Sözlerinin ardında bir derinlik, gözlerinin içinde geçmişe dair yorgun bir bilgelik vardı. Sahilde yürürken, birlikte bir bankta oturduklarında, ona “Gemiden indiğimde ilk seni gördüm,” dedi. Belki de o yüzden, o akşamın geri kalanını sadece onunla geçirmek istemişti.
Aigerim sadece bir Kuşadası Kırgız Escort değil, bedenin dışında bir huzur taşıyordu. Onunla geçirilen zaman, alışılmış fantezilerin ötesinde, sıcak, anlamlı ve hafif dokunuşlarla ilerleyen bir deneyimdi. Her kelimesi dengeliydi, her gülümsemesi gerçekti. Akşam olduğunda, kalabalığın arasında başlayan tanışma, iki yalnız ruhun kısa ama derin bir kesişmesine dönüştü.
Gemi ertesi sabah yola çıktı. Ama adam, Aigerim’in limanda bıraktığı o zarif izi uzun süre üzerinden atamadı.
Aigerim ile geçen bir akşam, sadece bir karşılaşma değil; kısa bir tatilde bile unutulmaz duygulara açılan bir yolculuktur.
